BİROL GÜVEN RÖPORTAJI

“Ekrandan ciddi manada sıkıldım.” diyen ünlü yapımcı başarısının sırrını, halkla aynı dili konuşmasına bağlıyor. Televizyon izleyicisi, Birol Güven’i bir dönemin sevilen ve üç kanalda birden yayınlanan ‘Çocuklar Duymasın’ dizisiyle tanıdı. Ekrandaki pek çok projede imzası bulunan Güven, son dönemlerde televizyona olan ilgisizliğini saklamıyor. Tatilden yeni dönen ve bir hayli dinlenmiş görünen yapımcı ile televizyona neden ilgisiz kaldığını, dizilerin tutup tutmayacağını nasıl anladığını, başarısının altında yatan sırrı, günde ne kadar ekran karşısında kaldığını, yeni projelerini ve genellikle her evde yaşanması muhtemel kumanda kavgasında kimin galip geldiğini konuştuk.

Yaptığınız işler genellikle tutuyor. Bu başarıyı neye borçlusunuz?

Halkla aynı dili konuşuyorum, onları aşağılayan, beğenileriyle alay eden elitlerden değilim. Sanırım sorunun cevabı bu olabilir.

Birol Güven nasıl bir televizyon izleyicisi?

Önceden çok iyi bir televizyon izleyicisiydim, ama son dönemlerde ciddi olarak sıkıldım ekrandan. Şimdi hiç izlememeye çalışıyorum. Her ne kadar neler olup bittiğini bir görev gibi takip etsem de kitap okumak beni televizyona göre daha iyi besliyor.

Televizyonda sizi sıkan ne?

1990’dan beri çok yoğun çalıştım. Hem yapımcı hem izleyici olarak ekranla çok içli dışlı oldum. Bunun verdiği bir bıkkınlık olabilir. Yoksa televizyonların içeriğine baktığınız zaman kalitenin yükseldiğine inanıyorum. En önemlisi de ekranın çok önemli bir mecra olduğunu ve orada kaliteli insanların olması gerektiğini düşünüyorum. Sanırım son yıllarda bu kalite yükseldi. Hatta Türkiye’deki birçok televizyon filmini sinema filmlerinden de daha iyi bulduğumu söyleyebilirim.

Bir dizinin tutup tutmayacağını baştan anlamak mümkün mü?

Bütün diziler hiç şüphesiz tutsun iyi reyting alsın diye yapıyoruz; ama bu işi bilen ya da şu dizi tutar, bu tutmaz diyen hiç kimse yoktur, olamaz da. Bu aynı zamanda Spielberg’in de bir sözüdür. Hangi film gişe yapar, hangi dizi tutar diye bilen çıkmaz. Başarı biraz tesadüftür. Neyin tutacağını değil de neyin tutmayacağını tahmin edebilir insanlar. Tersten gidip, ‘Bu olmaz.’ diyebilir. Ama ne olur, ne tutar ben bilemem bunu. Dünyada da bir bilen olduğuna inanmıyorum.

Şu günlerde televizyonla ilişkiniz ne düzeyde?

Şu an yaz tatili dönemindeyiz. Özellikle dizi yazmak da çok zordur. Her hafta biri biter diğeri başlar. Ancak nisan ve mayıs aylarında insan televizyondan bıkar. Hatta biraz daha ileri gideyim, nefret eder. Allah’ım ne olur bitsin dedirtir. Bir daha hayatta bu işi yapmayacağım, hissine kapılırız. Sonra yaz olur, eylül ekime doğru tekrar özler. Bu senarist için de böyledir, oyuncu için de böyledir. Bizde geçen dönem çok yoğun geçti. Bu tatilde dinlendiğime inanıyorum. Şimdi yavaş yavaş enerji toplamış gibi hissediyorum kendimi.

Günde kaç saat ekran karşısında kalıyorsunuz?

Özellikle yeni başlayan işlere bakıyorum. Çok hızlı zaping yapıyorum. Genellikle gün içinde televizyon izliyorum. Son dönemde “comedymax’a merak saldım. Ama ben sizin istatistiklerinize uymam. Çünkü ben değişik yaşayan ve çok erken yatan biriyim. Uyku nedeniyle de iyi bir televizyon izleyicisi değilim. Özellikle sezon başladığı zaman bir futbolcu gibi yediğime içtiğime dikkat ediyorum. Sağlığıma dikkat ederim. 04.00-05.00’te kalkar senaryo yazarım. Ancak sabaha karşı tekrar eden iyi işler olursa onları izlerim. Zaten kumandayla da pek ilgim olmaz. Eşim ne izlerse ben de onu izlerim.

Yeni dönemde hangi projeler var?

Şu an bizim “Kadın İsterse” ve “En Son Babalar Duyar” devam ediyor. Bir de başrollerinde Metin Şentürk’ün oynadığı bir proje üzerinde çalışıyoruz. atv için çekiyoruz; ama henüz anlaşma olmadı. Onu da önümüzdeki hafta herhalde açıklarız. Yusuf Bülbül-Zaman