Cumartesi

MUSTAFA KARNAS ÖZEL SENARYO DERSLERİ VERMEK İSTİYOR

Senarist.tk sitesinde yayınlanan yorumlarımdan sonra, son zamanlarda benimle birlikte çalışmak isteyen (çırak olmak isteyen), senaryo yazarı olmak isteyen çok sayıda başvuru aldım. Bu arkadaşların, Sen-Der’in senaryo yazım kurslarına katılmasını beklerdim. Bilmediğim bir nedenden dolayı benimle çalışmayı arzu ettiklerini gördüm.
Hiç aklımda ya da planlarım arasında olmamasına rağmen çok sayıda başvuru sonrası isteyene kişiye özel (tek kişilik) dersler vererek, genç arkadaşlara yazarlık serüveninde bilgi ve tecrübelerimi aktarmaya karar verdim. Belki bir faydasını görürler.
Bu gönderimi sitenizde yayınlarsanız size müteşekkir olurum.
Saygılarımla:
Mustafa Karnas

Vermek istediğim dersleri, 25 ayrı başlıkta topladım. Her bölüm için bir seans vermeyi, toplam 25 seansta dersleri bitirmeyi düşünmekteyim. İlgilenen arkadaşlar var ise. Bana (mustafakarnas@yahoo.com ‘dan ya da 0537 413 62 04 nolu telefondan ulaşabilirler.)

SENARYO DERSLERİ BAŞLIKLARI


1- Seyirci profili analizi.
2- Hedef kitle tespitinde kullanılması gereken parametreler.
3- Gişe ve rating amaçlı yazılan senaryolarda olması gereken matematik ayar.
4- Günümüz seyirci profiline yönelik kahraman yaratmada kullanılması gereken parametreler.
5- Gişe ya da rating garantili öykülerin oluşturulmasında gerekli parametreler. (Öyküler ve kancaları)
6- Holywood nasıl senaryolar istiyor? Holywood senaristi olmak ister misiniz?
7- Geleceğin Türk sinemasında hangi tür öyküler gişe yapacak?
8- İyi bir öykücü ve senarist olmak için, bir yazar hangi kaynaklardan nasıl beslenmelidir.
9- Senarist, nelerden, nerelerden, nasıl ve ne zaman ilham alır ?
10- Yazarken fark yaratma teknikleri. Nasıl farklı olursunuz ?
11- Euroimaj filmleri, festival filmlerinde olması gerekenler ?
12- Çok tutacak kitapları ya da senaryoları nasıl yazarsınız ?
13- Geleceğin sinemasında beklenen kültler ve türler nelerdir ?
14- Yeni bir türü ya da size ait bir türü nasıl yaratacaksınız ?
15- Sıfır lira sermaye ile bir projeyi nasıl hayata geçirebilirsiniz ?
16- Yazarlık serüveninde sizleri bekleyen zorluklar nelerdir, bu zorluklarla nasıl baş edebilirsiniz? Dayanıklılık stratejileri ?
17- TV’lere, sinemaya projeler nasıl hazırlanır ?
18- Hangi tür öykülere yatkın olduğunuzu nasıl anlayacaksınız ?
19- Sizi süründürecek ‘’çöp’’ senaryolar ile sizi yükseltecek senaryolar arasındaki farkı nasıl anlayacaksınız ? ‘’Çöp’’ senaryolar sizi yoksullaştırır. Farklı senaryolar sizi zenginleştirir. Zamanınızı boşa harcamayın.
20- Senaryo yazımında ‘sinema dili’. Örneklerle senaryo arızaları. İyi diyalog yazımı. Yapılmaması gereken hatalar.
21- Görsel düşünme teknikleri. (Filmi kafanızda çekin).
22- Başarılı Sitkom- başarılı drama nasıl yazılır ?
23- Başarılı bir projenin olmazsa olmazları nelerdir ? İyi öykü, iyi senaryo, oyuncu seçimi, oyuncu yönetimi, kurguda büyücülük, düşük bütçe ile iyi film ?
24- Yazarlık serüveninizde çevrenizdeki ve karşılaşacağınız duygu vampirleri ile nasıl baş edeceksiniz. Sizi yazarlıktan vazgeçirmek isteyenleri, nasıl kendinizin en büyük destekçisi haline getirebilirsiniz?
25- Yapımcıyı filminize nasıl ikna edebilirsiniz? Bir yapımcının beklentileri nelerdir? Senaryolarınızı ya da öykülerinizi en yüksek fiyata nasıl satarsınız ? Yazar sadece yazdıklarına değil, kendine de yatırım yapar. Yükselen bir değer olun.

4 yorum:

Adsız dedi ki...

Sayın ilgili,
Geçtiğimi günlerde Mustafa Karnas isimli biri tarafından yazılan ve yönetilen tuhaf bir filmin setinde çalıştım. Filmin konusu, bir simyacı ile bir kadının simya yolu ile metali altına dönüştürmesi olayıydı. Çekimler sırasında tuhaf olaylar yaşadık ve senaryoda olmayan şeyleri de çektirdi yönetmen bize. Bir sahnenin tam ortasında aniden elinde bir horoz ile geldi ve bir hamlede horozun kafasını çekip, kopardı kanını kazana akıttı, kan akarken İbranice dualar etti. Bir sahnede oyuncu kızın parmağını kesip kan akıtacaktık. Sahte kan. Ama adam kalkıp sahneye müdahele etti ve kızın parmağını hançerle hesapta yanlışlıkla kesti. Kıın kanı kazana aktı. Bir defasında yine bir kediyi kesmeye kalktı. Set ayaklandı, kediyi adamın elinden zorla aldık. Sonra bize şaka yaptığını söyledi. Bana kalırsa, adamın gözlerine baktığımda hiç şaka yapmadığını anladım. Son sahnede kazandan buğday büyüklüğünde binlerce altın parçası yere akıtıldı. Birkaç tanesini çaktırmadan aldım. Çekimlerden sonra kuyumcuya gösterdim. Gerçek altın çıktı. Adam bize buğdayı altın rengine boyadığını söylemişti. Çekimlerden sonra, sette çalışan arkadaşlarda tuhaf şeyler oldu. Zaten son sahnede simyacı rolünü oynayan oyuncuyu hançerle öldürüp setten kovdu ve filmin birkaç sahnesini kendisi oynadı. O oynadıktan sonra kazandan dumanlar çıktı. Oysa kazana duman efekti koymamıştık. Herkes kazana bakıp kaldı. Dumanın nereden geldiğini anlayamadık ama adama bir şey soramadık. Adam çekimler boyunca durmadan dualar edip durdu, şeytana benziyordu. Daha ilk günden beri herkes yönetmenden korkmaya başlamıştı. Ama çekimler bitsin, paramızı, alalım diye sustuk. Kazandan altın dökülme sahnesinden sonra herkesi setten kovdu. Bu sırada ben birkaç buğday tanesini aldım. Kuyumcuya götürdüm, gerçek altın olduğunu söyledi kuyumcu. Adam o anda seti dağıttı. Biz daha çekilecek birkaç sahne var diye bekliyorduk. Senaryoya göre daha birkaç sahne çekilmesi gerekiyordu ama adam filmi kazan sahnesinden sonra bitirdi. Herkese aceleyle ücretlerini fazla fazla ödedi ve gidin dedi. Bir daha sete kimse giremedi. Sonra sette çalışan arkadaşlarla görüştüm. Oyuncu kızın yüzünde kırmızı kabarcıklar çıkmış. Simyacı rolünü oynayan adamın ise delirdiğini söyledi biri bana. Işıkçı arkadaş kabuslar görmeye başlamış. Araştırdım, bize filmi çektiğini söylediği şirketi bulamadık. Zaten filmi yedi günde çekti adam.
Acaba ne oldu. Biz filmmi çektik yoksa satanist bir tören mi yaptırdı bu adam bize. Bizi kullanıp. Kafam çok karışık.
Kameraman
Kameraman2008@yahoo.com

kameraman2008 dedi ki...

Sayın ilgili,
Geçtiğimi günlerde Mustafa Karnas isimli biri tarafından yazılan ve yönetilen tuhaf bir filmin setinde çalıştım. Filmin konusu, bir simyacı ile bir kadının simya yolu ile metali altına dönüştürmesi olayıydı. Çekimler sırasında tuhaf olaylar yaşadık ve senaryoda olmayan şeyleri de çektirdi yönetmen bize. Bir sahnenin tam ortasında aniden elinde bir horoz ile geldi ve bir hamlede horozun kafasını çekip, kopardı kanını kazana akıttı, kan akarken İbranice dualar etti. Bir sahnede oyuncu kızın parmağını kesip kan akıtacaktık. Sahte kan. Ama adam kalkıp sahneye müdahele etti ve kızın parmağını hançerle hesapta yanlışlıkla kesti. Kıın kanı kazana aktı. Bir defasında yine bir kediyi kesmeye kalktı. Set ayaklandı, kediyi adamın elinden zorla aldık. Sonra bize şaka yaptığını söyledi. Bana kalırsa, adamın gözlerine baktığımda hiç şaka yapmadığını anladım. Son sahnede kazandan buğday büyüklüğünde binlerce altın parçası yere akıtıldı. Birkaç tanesini çaktırmadan aldım. Çekimlerden sonra kuyumcuya gösterdim. Gerçek altın çıktı. Adam bize buğdayı altın rengine boyadığını söylemişti. Çekimlerden sonra, sette çalışan arkadaşlarda tuhaf şeyler oldu. Zaten son sahnede simyacı rolünü oynayan oyuncuyu hançerle öldürüp setten kovdu ve filmin birkaç sahnesini kendisi oynadı. O oynadıktan sonra kazandan dumanlar çıktı. Oysa kazana duman efekti koymamıştık. Herkes kazana bakıp kaldı. Dumanın nereden geldiğini anlayamadık ama adama bir şey soramadık. Adam çekimler boyunca durmadan dualar edip durdu, şeytana benziyordu. Daha ilk günden beri herkes yönetmenden korkmaya başlamıştı. Ama çekimler bitsin, paramızı, alalım diye sustuk. Kazandan altın dökülme sahnesinden sonra herkesi setten kovdu. Bu sırada ben birkaç buğday tanesini aldım. Kuyumcuya götürdüm, gerçek altın olduğunu söyledi kuyumcu. Adam o anda seti dağıttı. Biz daha çekilecek birkaç sahne var diye bekliyorduk. Senaryoya göre daha birkaç sahne çekilmesi gerekiyordu ama adam filmi kazan sahnesinden sonra bitirdi. Herkese aceleyle ücretlerini fazla fazla ödedi ve gidin dedi. Bir daha sete kimse giremedi. Sonra sette çalışan arkadaşlarla görüştüm. Oyuncu kızın yüzünde kırmızı kabarcıklar çıkmış. Simyacı rolünü oynayan adamın ise delirdiğini söyledi biri bana. Işıkçı arkadaş kabuslar görmeye başlamış. Araştırdım, bize filmi çektiğini söylediği şirketi bulamadık. Zaten filmi yedi günde çekti adam.
Acaba ne oldu. Biz filmmi çektik yoksa satanist bir tören mi yaptırdı bu adam bize. Bizi kullanıp. Kafam çok karışık.
Kameraman
Kameraman2008@yahoo.com

kameraman2008 dedi ki...

Sayın ilgili,
Geçtiğimi günlerde Mustafa Karnas isimli biri tarafından yazılan ve yönetilen tuhaf bir filmin setinde çalıştım. Filmin konusu, bir simyacı ile bir kadının simya yolu ile metali altına dönüştürmesi olayıydı. Çekimler sırasında tuhaf olaylar yaşadık ve senaryoda olmayan şeyleri de çektirdi yönetmen bize. Bir sahnenin tam ortasında aniden elinde bir horoz ile geldi ve bir hamlede horozun kafasını çekip, kopardı kanını kazana akıttı, kan akarken İbranice dualar etti. Bir sahnede oyuncu kızın parmağını kesip kan akıtacaktık. Sahte kan. Ama adam kalkıp sahneye müdahele etti ve kızın parmağını hançerle hesapta yanlışlıkla kesti. Kıın kanı kazana aktı. Bir defasında yine bir kediyi kesmeye kalktı. Set ayaklandı, kediyi adamın elinden zorla aldık. Sonra bize şaka yaptığını söyledi. Bana kalırsa, adamın gözlerine baktığımda hiç şaka yapmadığını anladım. Son sahnede kazandan buğday büyüklüğünde binlerce altın parçası yere akıtıldı. Birkaç tanesini çaktırmadan aldım. Çekimlerden sonra kuyumcuya gösterdim. Gerçek altın çıktı. Adam bize buğdayı altın rengine boyadığını söylemişti. Çekimlerden sonra, sette çalışan arkadaşlarda tuhaf şeyler oldu. Zaten son sahnede simyacı rolünü oynayan oyuncuyu hançerle öldürüp setten kovdu ve filmin birkaç sahnesini kendisi oynadı. O oynadıktan sonra kazandan dumanlar çıktı. Oysa kazana duman efekti koymamıştık. Herkes kazana bakıp kaldı. Dumanın nereden geldiğini anlayamadık ama adama bir şey soramadık. Adam çekimler boyunca durmadan dualar edip durdu, şeytana benziyordu. Daha ilk günden beri herkes yönetmenden korkmaya başlamıştı. Ama çekimler bitsin, paramızı, alalım diye sustuk. Kazandan altın dökülme sahnesinden sonra herkesi setten kovdu. Bu sırada ben birkaç buğday tanesini aldım. Kuyumcuya götürdüm, gerçek altın olduğunu söyledi kuyumcu. Adam o anda seti dağıttı. Biz daha çekilecek birkaç sahne var diye bekliyorduk. Senaryoya göre daha birkaç sahne çekilmesi gerekiyordu ama adam filmi kazan sahnesinden sonra bitirdi. Herkese aceleyle ücretlerini fazla fazla ödedi ve gidin dedi. Bir daha sete kimse giremedi. Sonra sette çalışan arkadaşlarla görüştüm. Oyuncu kızın yüzünde kırmızı kabarcıklar çıkmış. Simyacı rolünü oynayan adamın ise delirdiğini söyledi biri bana. Işıkçı arkadaş kabuslar görmeye başlamış. Araştırdım, bize filmi çektiğini söylediği şirketi bulamadık. Zaten filmi yedi günde çekti adam.
Acaba ne oldu. Biz filmmi çektik yoksa satanist bir tören mi yaptırdı bu adam bize. Bizi kullanıp. Kafam çok karışık.
Kameraman
Kameraman2008@yahoo.com

kameraman2008 dedi ki...

Sayın ilgili,
Geçtiğimi günlerde Mustafa Karnas isimli biri tarafından yazılan ve yönetilen tuhaf bir filmin setinde çalıştım. Filmin konusu, bir simyacı ile bir kadının simya yolu ile metali altına dönüştürmesi olayıydı. Çekimler sırasında tuhaf olaylar yaşadık ve senaryoda olmayan şeyleri de çektirdi yönetmen bize. Bir sahnenin tam ortasında aniden elinde bir horoz ile geldi ve bir hamlede horozun kafasını çekip, kopardı kanını kazana akıttı, kan akarken İbranice dualar etti. Bir sahnede oyuncu kızın parmağını kesip kan akıtacaktık. Sahte kan. Ama adam kalkıp sahneye müdahele etti ve kızın parmağını hançerle hesapta yanlışlıkla kesti. Kıın kanı kazana aktı. Bir defasında yine bir kediyi kesmeye kalktı. Set ayaklandı, kediyi adamın elinden zorla aldık. Sonra bize şaka yaptığını söyledi. Bana kalırsa, adamın gözlerine baktığımda hiç şaka yapmadığını anladım. Son sahnede kazandan buğday büyüklüğünde binlerce altın parçası yere akıtıldı. Birkaç tanesini çaktırmadan aldım. Çekimlerden sonra kuyumcuya gösterdim. Gerçek altın çıktı. Adam bize buğdayı altın rengine boyadığını söylemişti. Çekimlerden sonra, sette çalışan arkadaşlarda tuhaf şeyler oldu. Zaten son sahnede simyacı rolünü oynayan oyuncuyu hançerle öldürüp setten kovdu ve filmin birkaç sahnesini kendisi oynadı. O oynadıktan sonra kazandan dumanlar çıktı. Oysa kazana duman efekti koymamıştık. Herkes kazana bakıp kaldı. Dumanın nereden geldiğini anlayamadık ama adama bir şey soramadık. Adam çekimler boyunca durmadan dualar edip durdu, şeytana benziyordu. Daha ilk günden beri herkes yönetmenden korkmaya başlamıştı. Ama çekimler bitsin, paramızı, alalım diye sustuk. Kazandan altın dökülme sahnesinden sonra herkesi setten kovdu. Bu sırada ben birkaç buğday tanesini aldım. Kuyumcuya götürdüm, gerçek altın olduğunu söyledi kuyumcu. Adam o anda seti dağıttı. Biz daha çekilecek birkaç sahne var diye bekliyorduk. Senaryoya göre daha birkaç sahne çekilmesi gerekiyordu ama adam filmi kazan sahnesinden sonra bitirdi. Herkese aceleyle ücretlerini fazla fazla ödedi ve gidin dedi. Bir daha sete kimse giremedi. Sonra sette çalışan arkadaşlarla görüştüm. Oyuncu kızın yüzünde kırmızı kabarcıklar çıkmış. Simyacı rolünü oynayan adamın ise delirdiğini söyledi biri bana. Işıkçı arkadaş kabuslar görmeye başlamış. Araştırdım, bize filmi çektiğini söylediği şirketi bulamadık. Zaten filmi yedi günde çekti adam.
Acaba ne oldu. Biz filmmi çektik yoksa satanist bir tören mi yaptırdı bu adam bize. Bizi kullanıp. Kafam çok karışık.
Kameraman
Kameraman2008@yahoo.com